Video çekimi ve montajı hakkında milyonlarca bilgiye sahip olabilirsiniz. Teknik bilgileri zihninize kazımış, ayrıca ışığı da arkanıza almış olabilirsiniz. Bitti mi? Tabii ki hayır. Hayalleri yansıtmaya başlamak demek bir devi doyurmaktan farksız değildir. Sürekli yeni bir bakış, yeni bir ton, yeni bir ritim diyerek uzayıp durur. O nedenle biten bir iş asla tamamlanmış sayılmaz.
Evreni büyük çoğunlukla görsel yoldan deneyimleriz. Artık ellerimizdeki cihazlarla istediğimiz görüntüyü saklıyor ya da paylaşıyoruz. Bir nevi zamanın bir kısmını hapsediyoruz. Fotoğraf çekimi ve video artık güzeli görme algısıyla birçok kişinin hobi olarak yaptığı bir ilgi alanı haline geldi.
Profesyonelliğin nerede başladığı ve nerede bittiği bir tartışma konusu, sadece şunu söyleyebilirim ki artık önemli olan “Fark Yaratmakta” yatıyor. Gördüğümüz renkler ve duyduğumuz sesler asla aynı değildir. Görüntüsünü çektiğimiz bir ağaç gövdesi zihnimizde nasıl yansır? Baktığımızda parmaklarımızda o tırtıklı soğuk dokuyu hissetmemiz ya da izlediğimiz bir kahve videosunda aromanın kokusunu almamız gerekiyor. Ama bunlar yalnızca zihnimin bildiği ve anımsadığı tecrübeler. Peki insanların daha önce deneyimlemediği bir şeyi nasıl tarif edersiniz? İşte tam bu anda hayal gücünüz ve kendi deneyiminiz devreye giriyor. Bir ayna gibi düşünebilirsiniz. Siz bir aynasınız ve göreviniz video ya da fotoğraf çekerken hissettiğiniz duyguyu diğer izleyicilere yansıtmak.
Tabii bunu nasıl süsleyeceğiniz size kalmış. Doğaya bakın; her ayrıntı, her nokta fantastik bir olay. Bazen tabiat cömert davrandığı anda fazladan renk eklemenize gerek kalmaz.
Hayal gücünüzün götürdüğü her pixel’e ulaşabilirsiniz.
Eda Güneş